Limon Bahçeleri [Marina Koroleva] (fb2) читать постранично, страница - 4
[Настройки текста] [Cбросить фильтры]
Onunla konuştukça gideceğim yerlere ait korkularının kökenlerini anlamaya başlıyorum. –Kocam sabah gelecek, aklıma gelen ilk düşüncemi yüksek sesle telaffuz ediyorum. – Teyzemin yanına uğramam gerek. Kusursuz yemek yapıyor! Ona olan saygım olmasaydı çoktan boşanırdım. Onun yorumundaki bağlantıyı anlayamıyorum. Sonra teyzesinin kızıyla evli olduğu anlaşılıyor: onlar kuzenmiş. – Biz Zerdüşt Kürtleriz. Akraba bağlarımız çok sıkı. Yeni Yılı çok farklı bir takvimde ilk hasatla kutluyoruz. Uçak iniyor. ‘Mardin'e hoş geldiniz’!!! Bir halk otobüsüne binip genç ve çekici şoförün yanına oturuyorum. – Nerelisin? – Rusya, diye cevap veriyorum, -Ama uzun zamandır İstanbul'da yaşıyorum. – Rusça bilmiyorum. 4 dil biliyorum: Türkçe, Arapça, Fransızca ve Aramice. – Arami mi? – Mezopotamya'da Hıristiyanlığı vaaz etmek için gelen İsa Mesih’in öğrencilerinin dili. Biz Süryaniyiz! …Seni Kırklar Kilisesi'ne bırakacağım, civarda bir otel bulmaya çalışırsın.
Eski şehrin merkezindeyim. Her yerde farklı konuşmalar duyurum; çok gürültülü bir yer burası. Kafamda Hypno Seq çalıyor ve zaman içinde geriye doğru gidiyorum. Saat ters yönde işliyor, yüzlerce yıl ve binlerce yıl gerideyim… Tur Abdin’da dört gün boyunca, Medeniyetler Tapınaklarına hayran kaldım. Burada ilk Sanskriti gördüm. Eğitim merkezleri ve kütüphaneler keşişler tarafından sıkı bir disiplin içinde korunuyor. 1800 yıl önce Büyük Mimarinin ilk taşları burada atıldı! Bir benzerini Fransa'da görmüştüm ama onlar yüzyıllar sonra yaratıldı… Tüm dünyanın üniversiteleri burada bulunabilirdi! … Ama durum böyle değil. İnsanları tuzaklara sürüklediler. Burada kaçacak bir yer yok: deniz duyulmuyor ve kurtuluş umudu yok. Çatışma ve savaşın hayaletleri her yerde uçuyor. Süryani arşivlerini, zanaatları ve sanatı korumayı başardılar. Her yönden özenle düzenli bir şekilde koruyorlar. Gözümün önünde Midyat… Medeniyete ve insanların hayatına nasıl tecavüz edebilirdi? Zamanın uçurumunda, ihanet, kıskançlık ve insan vahşetinin güçlü kör düğümlerini izliyorum.
7
Halk arasında çatışmalar başladı. Bayraklı çete grupları Hristiyanların dükkanlarını ve evlerini bastılar. Yağmanın yankısı kısa ve ani bir uğultu halinde geldi. Askerler tüfeklerini ele aldılar, olayların korkunç ve vahşi bir başlangıcı olduğunu fark ettiler, burada Biz ve Onlar var: bu topraklar ya Bizim ya Onların! Fırkateyn, Konstantinopolis'in hareketli merkezi gibi esen akşam dalgalarında sallandı. Denizciler kabinin içine baktı. Kaptana yaklaşırken soğuk bedenini taş bir pozisyonda buldular: ölmüştü. Çarşaflar kanlı teriyle sırılsıklam olmuştu. –Allah rahmet eylesin, duasını okuduktan sonra gözlerini demir paralarla kapatıp başını çarşafla örttüler. Tüm mürettebat Kaptan'a saygı duyuyordu ve komutanlarına sadıktı. İmparatorluğa hain olmadıklarından kimsenin şüphesi yoktu! Raul duvara dönerek sessizce uyurdu. Büyük Bir Uygarlığın Torunları Olma Hakkı ve Manastır Okulu'nda öğretildiği gibi Tanrı'ya inanma hakkı için verilen medeniyet savaşından önceki son gücünü geri toparlıyordu. – Raul Efendi, uyanın! Başladı. Gitmelisiniz! Denizciler onu hızlıca temiz elbise giydirdiler. Tabancayı ve hançeri geçirerek iç kemerine sıkıca bağladılar. – Ölü gibi yapın. Konvoy güvertede bekliyor. Kaptanla birlikte sizi denize atacağız. Karanlıkta kimse anlamaz. Raul sessizce çarşaflara sarılmasına izin verdi. –Peki efendim hoşça kalın, dedi denizcilerden biri yüzünü kapatırken. Raul, konvoyun komutasını ve kaptanın cesedinin Boğaz'ın sularına düşmesini dalgaların sesini duydu. – Sonraki! Emri yerine getirildi. Raul nefesini tuttu. Bunun son nefesi olabileceğini biliyordu. Göğsünü açtı ve gecenin karanlığını ciğerlerine çekti. Dalganın derinliklerinde ve köpüğünde yuvarlandığında, çarşaftan kurtuldu. O gece Raul parıldayan deniz fenerine doğru yöneldi. ______________________________________________ İleride bir uçurum gözüktü. Denizin bir kuvvetli rüzgarı duyuldu. Karine, arabayı durdurdu ve Annette'yi uyandırdı. –Her şeyi burada bırakıp kıyıya inmemiz gerekecek. Annette akşam gökyüzüne baktı. Güneş ufukta çoktan battı, ancak yıldızlar henüz gökyüzünde görünmedi. Elbisesinin cebinden Simon'ın kendisine veda hediyesi olarak verdiği bir haç çıkardı. Avucunun içinde sıkıca tutarak annesine döndü: – Bize pusula olsun. Dolambaçlı ve eğimli yoldan inerken, kıyıya yakın birkaç gemi fark ettiler.Vardan şafakta uyandı. Rüyasının her detayını hatırlıyordu. Tepelerin arkasında onlara destek geliyordu. Her nefeste, Raul manastıra yaklaşıyordu. Onu takip eden küçük bir Hristiyan ordu vardı. Vardan yataktan kalktı. Vitray pencereye doğru yürüdü ve panjurları açtı. Gökyüzünde uzak yıldızlardan biri parlıyordu. "Zamanı geldi…" dedi sessizce. Limon bahçelerine indi. "Yabani limon kokusu ne kadar hoş!" Birkaç dakika sonra bir at dörtnala duyuldu.
Последние комментарии
2 часов 33 минут назад
3 часов 8 минут назад
23 часов 53 минут назад
23 часов 55 минут назад
1 день 53 минут назад
1 день 1 час назад